Mersinin Tarihi Yerleri (Resimli Kısa Tanıtım)

  • Mersin Müzeleri

Mersin köklü bir tarihi günümüze taşıyan bir kent. Bu tarihle tanışmak içinse Mersin müzelerini ziyaret etmek gerekiyor. Mersin geziniz sırasında gezebileceğiniz başlıca müzeler şöyle: Mersin Müzesi, Tarsus Müzesi, Narlıkuyu Mozaik Müzesi, Taşucu Arslan Amphora Müzesi, Üçgüzeller Mozaik Müzesi, Anamur Müzesi, Silifke Müzesi, Mustafa Erim Mersin Kent Tarihi Müzesi ve Nusrat Mayın Gemisi
  • Mersin Antik Kentler

Mersin’in geçmişinde yolculuğa çıkmak isteyen tarih meraklılarına bir diğer önerimiz ise Mersin’deki antik kentleri gezmleri. Nagidos Antik Kenti, Kelenderis Antik Kenti, Soli Antik Kenti, Anemurium Antik Kenti, Olba Antik Kenti, Uzuncaburç Kalıntıları,Öküzlü Ören Yeri Mersin’de en çok ziyaret edilen antik kentler arasında yer alıyor.
  • Mersin Camileri, Mersin Kiliseleri

Mersin, ülkemizde kültür mozaiğinin en belirgin şekilde görüldüğü yerlerden biri. Bu nedenle Mersin’de gezerken pek çok cami, medrese, kilise ve manastır görebilirsiniz. Bunlar arasında Eski Camii, Müftü Camii, Mersin Ulu Camii, Eshab-ı Kehf Camii, Mamure Camii, Alaaddin Camisi, Kubat Paşa Medresesi, Hazreti Mikdat Camii, Dağpazarı Kilisesi, Cambazlı Kilisesi, Aya Tekla Kilisesi, Alahan Manastırı görmenizi önerdiğimiz tarihi yapılardan.
  • Mersin Kaleleri

Mersin’de keşfedebileceğiniz pek çok tarihi yapı yer alıyor. Bunlardan biri de Mersin kaleleri. Görmenizi öneridğimiz Mersin kaleleri ise şunlar: Mersin Asar Kalesi, Belenkeşlik Kalesi, Mut Kalesi, Mamure Kalesi, Silifke Kalesi, Mezgit Kalesi, Kızkalesi Deniz Kalesi, Gülek Kalesi, Gediği Kalesi, Çandır Kalesi, Sinap Kalesi, Susanlık Kalesi, Softa Kalesi, Gözne Kalesi.

Meydancık Kalesi

Meydancık Kalesi



Eski dönemlerde birçok medeniyetin aktif olarak kullandığı Meydancık Kalesi, günümüzde Mersin’in tarihi gezi alanlarından birini oluşturmaktadır.
Meydancık Kalesi, Gülnar ilçesine bağlı olan Tırnak Köyü yakınlarında yer alıyor. Sarp bir tepenin üzerinde bulunan kalenin tarihi ise M.Ö. 7. yüzyıl öncesine dayanıyor. Kale, aktif olarak Luwiler, Persler ve Mısırlılar tarafından kullanılmıştır. Sonraki dönemlerde ise Geç Roma ve Bizans dönemlerinde tekrar önem kazanmıştır.
Meydancık Kalesi’nde yapılan arkeolojik kazılar sonucunda birçok tarihi kalıntı gün yüzüne çıkarılmıştır. Kalıntıların bazıları Silifke Müzesi’nde sergileniyor. Bir diğer adı Kirshu Kalesi olan bu tarihi değerin anıtsal kapısını ve mezar yapılarını mutlaka görmelisiniz.

Helenistik Kule

Helenistik Kule



Helenistik Kule, Mersin’in en eski kalıntıları arasındadır. Silifke ilçesi sınırları içerisinde olan Uzuncaburç Kalıntıları’na yakın olan kule toplam 5 katlı bir yapıya sahip…
Mersin Helenistik Kule’nin günümüze kadar gelmiş kitabesine göre; M.Ö. III. yüzyılda Tarkyares tarafından inşa edildiği bilgisi vardır. Aynı zamanda kulenin bir yangın geçirdiği ve M.S. III. yüzyılda Romalı Petronios tarafından yenilendiği bilinmektedir.
Helenistik Kule’nin yüksekliği 23 metre olup, 16.00×13.00 metre genişliğindedir. Bu tarihi kalıntının yapımı sırasında hiç harç kullanılmamıştır. Uzuncaburç Kalıntıları gezmek isteyenlere Helenistik Kule’yi de görmelerini tavsiye ediyoruz. Kule, Uzuncaburç Kalıntıları’nın kuzeydoğusunda yer alıyor.

Tekirambarı Sarnıcı

Tekirambarı Sarnıcı



Mersin-Silifke’nin tarihine ışık tutan yapılar arasındaki Tekirambarı Sarnıcı, Bizans döneminde inşa edilmiştir.
Sarnıç 23 metre genişliğinde olup, 46 metre uzunluğunda, 14 metre derinliğindedir. Düzgün kesme taşlarla desteklenen sarnıcın en önemli özelliği tüm duvarlarının su sızıntılarına dayanıklı bir şekilde inşa edilmiş olmasıdır. Tekirambarı Sarnıcı’nın kısa kenarları 5, uzun kenarları ise 8 kemerli nişten meydana gelmekte…
Silifke Kalesi’nin eteklerinde bulunan Tekirambarı Sarnıcı kolay bir ulaşım yolunsa sahip olup, Silifke gezi listelerine dahil edilmesini önerdiğimiz yerler arasındadır.

Titiopolis Antik Kenti

Titiopolis Antik Kenti



Mersin-Anamur’un en eski yerleşim alanlarından biri olan Titiopolis Antik Kenti, Ovabaşı Köyü yolu üzerinden 5 kilometre uzaklıktaki Kalınören Köyü’nde yer alıyor.
Ulaşım açısından kolay bir noktada bulunan kent, hakim bir tepe üzerine konuşlanmış durumda. Titiopolis Antik Kenti, konum itibariyle Anemurium Antik Kenti’ne yakın olsa da, tarihte Anemurium’la bir bağlantısı olmadığı, aksine bağımsız bir site olduğu bilgisi mevcuttur.
Günümüzde kalıntılarıyla turistlerin ziyaret yerleri arasında girmeyi başarmıştır Titiopolis. Fakat bu eski yerleşim alanında odeon, tiyatro ve ninfeum yapılarının bulunduğu bilinse de, yüksek bir ihtimalle bu kalıntıların şimdiki köy yerleşmesinin altında kaldığı biliniyor. Yine de mevcut olan kalıntıların sayısı da bir hayli fazla.
Burmalı bir sütun, bir hamam yapısı ve üç sahınlı bir bazilika kentin önemli kalıntıları arasında… Diğer taraftan bölgede görülen mozaik tabanlı mekanlar da görülmekte. Fakat bu taban işlevlerinin ne olduğu hala bilinmemekte.
Titiopolis Antik Kenti, Anamur gezisinde yeni bir yer keşfetmek isteyenlere önerebileceğimiz noktalardan biri.


Kleopatra Kapısı

Mersin-Tarsus’ta şehrin tarihi izlerini taşıyan Kleopatra Kapısı’nın ne zaman ve kim tarafından yapıldığı hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
Bazı kaynaklar Romalı Kral Marcus Antonius tarafından Mısır Kraliçesi ve aynı zamanda büyük aşkı Kleopatra için yaptırıldığı yazmaktadır. O dönemlerde deniz kapısı olarak kullanılırmış. Fakat deniz yüzyıllar içerisinde çekilince, Tarsus ilçesinin tam ortasında kalmış Kleopatra Kapısı.
Bazı kaynaklara göre ise bu heybetli kapı, Bizans döneminin sonlarına doğru yapıldığı bilgisi vardır. Eğer bu bilgi doğruysa, ne Kleopatra ne de Marcus Antonius bu kapıdan geçmemiştir maalesef. Yine de eski dönemlerden günümüze birçok insanın geçip gittiği, kiminin hikayesini bile bilmediği bu kapı, Tarsus gezinize yakışacak bir mekan olacak.
Kleopatra Kapısı

Astım Dilek Mağarası

Astım Dilek Mağarası





Akdeniz’in sıcak ve bir o kadar huzurlu şehirleri arasındaki Mersin; doğal güzellikleriyle, tatil olanaklarıyla ve tarihi mekânlarıyla yıl içerisinde birçok turistin dikkatini çekmektedir.
Bu sayfamızda, şehrin en çok ziyaret edilen noktalarından biri olan Astım Dilek Mağarası’ndan bahsedeceğiz.
Astım Dilek Mağarası, Silifke ilçesine bağlı olanNarlıkuyu’da yer alıyor. Cennet Cehennem Mağaraları’na oldukça yakın bir konumda. Bu mağaranın özellikle astım hastalarına şifa olduğu söylenir. Bu özelliği mağaranın daha çok tanınmasını sağlamıştır. Mağaranın girişi dar ve diktir. Sarkıtları ve dikitleri 150 metreyi buluyor. Mağaranın toplam uzunluğu 200 metre. Yüzyıllardır uğrak yeri olan mağaraya Mersin gezi listenizde mutlaka yer vermelisiniz.

Yelbiz Kalesi

Yelbiz Kalesi


Mersin-Bozyazı’da bulunan Yelbiz Kalesi, bölgenin 10 kilometre uzaklığındadır.
Bozyazı’da bir tepe üzerinde bulunan kalenin bazilika kısmının çoğu günümüze kadar gelebilmiştir. Kaleye, Tekeüzü Köyü’nden 1 saatlik bir yürüyüşle ulaşabilirsiniz. Biraz zorlu bir ulaşım yolu olsa da, tarihin farklı önemlerine tanıklık etmek keyif verecek. Yelbiz Kalesi’nin kısmen ayakta kalan iki kulesi vardır. Bu kuleler yaklaşık 7 metre yüksekliğindedir. Aynı zamanda manastırın iki küçük şapel binası görebileceğiniz kalıntılar arasındadır.

Mersin Asar Kalesi

Mersin Asar Kalesi


Günümüze kısmen harap bir şekilde gelen Mersin Asar Kalesi, mimari güzelliklerini hala gözler önüne seriyor.
Asar Kale, Gözne güzergahından gidildiğinde kolay bir ulaşım imkanı sağlar. Gözne’den sonraki Güzelyayla Yaylası’na gelmeden yolun solunda kalan Asar Kale, Hisar Kale olarak da adlandırılmaktadır. İnşa edildiği sırada kalenin dış cephesinde kalker kesme taş kullanılmış olup, iç duvarlarında da düzgün kesme kalker taşlar kullanılmıştır.
Kalenin duvarları güney ve kuzey kuleleri arasında uzanır. Yapım tarihi kesin olmamakla birlikte, Bizans döneminde inşa edildiği tahmin edilmektedir.

Gülek Kalesi


Gülek Kalesi





Tarihi Ortaçağ’a kadar inen Gülek Kalesi, Mersin’in geçmişini yansıtan kalıntılardan biridir. Tarsus’un 65 kilometre kadar kuzeyinde kalan kale, Mersin gezinize dahil olabilecek yapılar arasındadır.
Kale, stratejik açıdan önemli bir noktada bulunmaktadır. Bu sebepten dolayı farklı dönemlerde kullanılmaya devam etmiştir Gülek Kalesi. Sürekli olarak iskan edilmesi mimari yapısından, buluntulardan ve taş işçiliğinden anlaşılmaktadır.
Gülek Kalesi’nin giriş kapısı güneyde kalmaktadır. Şehrin diğer kaleleri gibi bu kalede de sarnıçları vardır. Aynı zamanda kalenin seramik parçaları da dikkat çeken detaylar arasındadır.

Evciler Kalesi

Evciler Kalesi





Softa Kalesi, Belenkeşlik Kalesi, Gediği Kalesi, Gözne Kalesi gibi birçok kale topluluğuna sahiptir Mersin. Şehrin tarihi kaleleri arasında bulunan Evciler Kalesi hakkındaki bilgilere bu sayfamızda yer vereceğiz.
Kale, şehir merkezine 40 kilometre uzaklıkta, şehrin kuzeyinde yer almaktadır. Aynı ismi taşıdığı Evciler Köyü sınırları içerisindedir.
Garnizon kalesi özelliği taşıyan yapının inşa ediliş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Fakat Bizans döneminde yapılmış olması büyük bir ihtimaldir. Tepenin en zirvesinde iç kale bulunmakla birlikte, kalenin bir de iç kulesi vardır.

Gediği Kalesi

Gediği Kalesi





Mersin’in en zor ulaşılan kalesidir Gediği. Şehir merkezine yaklaşık olarak 45 kilometre uzaklıkta yer alıyor ve Yavca Köyü’nün sınırları içerisinde bulunuyor.
Gediği Kalesi’nin doğusundaki kalıntılar burada eski dönemlerde bir manastır olduğunu gösteriyor. Gediği Kalesi’ne ulaşım fazlasıyla zordur. Kaleye giden yol uzun bir tırmanıştan geçiyor. Kalenin özellikle duvar işçiliği dikkat çekmekle birlikte yanından bir patika yol geçer.
Yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen kalenin kuleleri yoktur. Bu durum kalenin manastıra ait bir sığınak olduğunu kanıtlar niteliktedir.
Softa Kalesi, Gözne Kalesi, Susanlık Kalesi ve Sinap Kalesi Mersin’in diğer tarihi kaleleri arasındadır.

Belenkeşlik Kalesi (Kızkalesi)

Belenkeşlik Kalesi





Mersin’in en göze çarpan ve en çok ziyaret alan kalelerinden biridir Belenkeşlik Kalesi.
Şehrin 20 kilometre kuzeyinde kalan kale, Soğucak Yaylası sınırları içerisinde yer alır.
Mimari açıdan göz doldurmaya devam eden Belenkeşlik Kalesi, dikdörtgen planlı inşa edilmiştir. Yapımı sırasında ise dış duvarları blog taşlarla örülmüştür. Üst katına gözetleme delikleri yapılmıştır. Bu görkemli kalenin Bizans döneminde inşa edilmiş olma ihtimali çok yüksek görülmektedir.
Mersin’i baştan sona gezerken Belenkeşlik Kalesi’ni ziyaret edebilir, güzel bir manzara eşliğinde tarihi bir yapıyı gezme fırsatı yakalayabilirsiniz.

Çandır Kalesi

Çandır Kalesi





Çandır Kalesi, Mersin’de bulunmaktadır. Aynı ismi taşıdığı Çandır Köyü sınırları içerisindedir. Coğrafya açından önemli bir noktada bulunur ve Paperon adıyla da bilinmektedir.
Yüksek bir tepeye hakim olan kalenin güney kısmındaki yol, Gözne Kalesi ve Belenkeşli Kalesi’yle korunmuştur. Şehirdeki diğer kaleler gibi bu kalede de su sarnıçları görülmektedir.
En parlak dönemini İmparator Zeno döneminde yaşadığı bilinmektedir. Kalenin içerisinde kilise kalıntısı ve kale odalarındaki süslemeler hale görülmeye değerdir.
Mersin tatilinizde yapacağınız tarihi yolculuğunuza Çandır Kalesi’ni dahil etmeyi unutmayın.

Sinap Kalesi

Sinap Kalesi





Sinap Kalesi, Mersin’in Gözne beldesinde bulunmaktadır. Çandır Kalesi yolundan ilerlediğinizde Sinap Kalesi’ne kolaylıkla ulaşabilirsiniz.
Şehrin tarihine ışık tutan yapılardan biri olan Sinap Kalesi, Ortaçağ şatosuna benzetilmektedir. Fakat Ortaçağ’daki ismi bilinmemektedir.
Kalenin iç duvarları kesme taştan, duvar araları moloz taştan inşa edilmiştir. Her ne kadar sağlam olmasa da şimdiki görünümü de görülmeye değer…
Mersin’in önemli kale yapılarından biri olan Sinap Kalesi’nden sonra Softa Kalesi’ni ve Gözne Kalesi’ni de ziyaret edebilirsiniz.

Karboğazı Kuvayi Milliye Anıtı

Karboğazı Kuvayi Milliye Anıtı





Mersin tarihin önemli olaylarına tanıklık etmiş şehirlerimizden biridir. Anıtlarıyla, kiliseleriyle, camileriyle tarihinin izleri hala taşımaya devam ediyor.
Mersin’de bulunan Karboğazı Kuvayi Milliye Anıtı da büyük bir zaferin simgesidir. Pozantı’dan çıkamayan Fransızlar, Kuvayi Milliye tarafından sürekli taciz edilirken, Fransızlar Mersin’e gitmek için kaçmaya başlarlar. Kaçarlarken yanlarına Kumcu Veli’yi ve Gülekli Hatice’yi alırlar. Kumcu Veli ve Gülekli Hatice Elmalı Boğazı’na yönlendirmiştir Fransız askerlerini.
Fransızlar, Karboğazı’nın dik yamaçlarında pusuya düşürülmüştür. Bu olay Çukurova’nın kurtuluşunu sağlamış olup, aynı zamanda Ankara Antlaşması’nın imzalanmasına zemin hazırlamıştır. Mersin’in simgesel anıtlarından biri olan Karboğazı Kuvayi Milliye Anıtı, her yıl turistler tarafından ilgi görmektedir.
Anıta Mersin-Tarsus kara yolundan ulşamılmaktadır. Gülek’e sadece 7 kilometrelik bir mesafede yer alır. Şehrin bir diğer anıtı ise Refah Şehitleri Anıtı’dır.

Karacaoğlan Heykeli

Karacaoğlan Heykeli





Halk şairlerimizden biri olan Karacaoğlan’ın nerede doğduğu ve hangi yıllar yaşadığı hakkında kesin bir bilgi bulunmasa da mezarı Mersin-Mut’ta yer almaktadır.
Karacaoğlan’ın şiirleri incelendiğinde 1606-1670 yılları arasında yaşadığı tahmin edilmektedir. Mut’ta bulunan mezarı 1997 yılında anıt mezar olarak düzenlenmiştir. Heykeli ise 1973 yılında Prof. Hüseyin Gezer tarafından dikilmiştir.
Mersin’e gelen yerli ve yabancı turistler tarafından sürekli ziyaret edilir Karacaoğlan Heykeli ve mezarı. Eğer siz de heykeli ziyaret etmek istiyorsanız hemen söyleyelim; ulaşmakta zorluk yaşamayacaksınız. Heykel; Karacaoğlan Köyü’ndeki Karacakız Tepesi’nde bulunuyor.

Refah Şehitleri Anıtı

Refah Şehitleri Anıtı





İkinci Dünya Savaşı’nın cereyan ettiği dönemlerde yaşanan büyük bir facianın günümüzdeki simgesidir Refah Şehitleri Anıtı.
İngiltere’ye sipariş edilen 4 denizaltı, 12 çıkarma gemisi, 4 uçak filosu için; Refah isimli gemiyle, Subay, Astsubay ve Erlerden oluşan 199 kişi Mersin’den Port Sait’e doğru yolu koyuldu. Gemi yola çıktıktan sonra Karpat Burnu yakınlarında torpillenerek batmıştır. Bu büyük faciada 167 kişi şehit olmuştur. Bu olayın İngilizler veya Almanlar tarafından yapıldığı tahmin edilse de hiçbir zaman kesinleşmemiştir.
Mersin’de bu büyük acıyı unutmamak ve şehitleri hep hatırlamak için Atatürk Parkı’na Refah Şehitleri Anıtı yapılmıştır. Tam 31 yıl sonra… Mersin gezinizde çok anlamlı bir yolculuk olacak Refah Şehitleri Anıtı.

Zeyne Türbesi

Zeyne Türbesi





Büyük bir bahçe içerisinde bulunan Zeyne Türbesi,Mersin’in Mut ilçesine bağlı olan Zeyne Kasabası’nda bulunmaktadır.
Her ne kadar Zeyne Türbesi olarak bilinse de esasında Şeyh Ali Semerkandi Türbesi’dir. Türbe geniş bir bahçede bulunmaktadır ve bahçede mezarlar vardır. Türbenin bulunduğu yer çok önceden küllüye özelliği taşıyordu. Günümüze ise sadece türbe gelmiştir ve türbenin çevresi mesire yeri olarak kullanılmaktadır.
Mersin’e özel aracınızla seyahat edecekseniz eğer hem Zeyne Türbesi’ni hem de Hazreti Mikdat Camii’ni ve Donuktaş Anıtı’nı kolaylıkla ziyaret etme fırsatını yakalayabilirsiniz.

Susanlık Kalesi

Susanlık Kalesi





Mersin, köklü tarihini kiliselerinde, camilerinde, antik kentlerinde ve kalelerinde gözler önüne seren şehirlerden biridir.
Turizm açısından önemli bir yere sahip olan Mersin’de mutlaka görülmesi gereken tarihi mekan oldukça fazladır. Bu sayfamızda şehrin tarihi yapılarından biri olan Susanlık Kalesi’nden bahsedeceğiz. Aydıncık’a 2 kilometre uzaklıkta bulunan Susanlık Kalesi, Denizciler Mahallesi’ne oldukça yakın bir konumdadır.
Kale, büyük bir yapı topluluğundan oluşmaktadır. Gözletme kulesi, kale surları, tonoz örtülü sarnıç ve şapel kalenin kalıntıları arasındadır. Mersin’in görülmesi gereken bir diğer kalesi ise Softa Kalesi’dir.

Dağpazarı Kilisesi

Dağpazarı Kilisesi





Mersin, sadece doğal güzellikleri değil tarihi değerleri de dikkatleri üzerine çekmektedir.
Şehrin tarihi dokusuna eşlik eden Dağpazarı Kilisesi, gezip görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.
Dağpazarı Kilisesi’nde yapılan mimari incelemelerde yapının IV. yüzyıla ait olduğu öne sürülmüştür. Kiliseye sonraki dönemlerde yeni eklemeler yapılmıştır. Yapının narkest bölümü üç kapı ile açılmaktadır.
Mut ilçesinde yer alan Dağpazarı Kilisesi, günümüze kalmış kalıntılarıyla hatırı sayılır bir ziyaretçi potansiyeline sahiptir.

Donuktaş Anıtı

Donuktaş Anıtı





Roma mabedi olduğu tahmin edilen Donuktaş Anıtı,Mersin’in simgelerinden biridir.
Şehre gelen çok sayıda yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen Donuktaş Anıtı, Tarsus’a bağlı olan Tekke Mahallesi’nde bulunmaktadır.
Anıt, dikdörtgen planlıdır. Yapımında kesme taş kullanılmıştır. Sağlam bir yapı olmaya devam etse bile üst örtüsü günümüze kadar gelememiştir. Donuktaş Anıtı’ndan bazı arkeoloji kitapları Jüpiter mabedi olarak adlandırmış, bazı kaynaklar ise V. yüzyılda kilise olarak kullanıldığından bahsetmiştir.
Mersin’in tarihine ışık tutan Donuktaş Anıtı kolay bir ulaşım yoluna sahip olduğu için sürekli olarak ziyaret edilmektedir.

Gözlükule Höyüğü

Gözlükule Höyüğü





Tarihte önemli bir yeri olan ve yakın zamanda kazılar sonucu birçok kalıntı gün yüzüne çıkarılan Gözlükule Höyüğü, günümüzde park olarak kullanılmaktadır.
Mersin-Tarsus’un güneybatısında bulunan Gözlükule Höyüğü, Orta Anadolu’nun Akdeniz kıyılarına bir geçiş özelliği taşımaktadır.
Buradaki ilk kazılar 1934 yılında başlanmıştır ve günümüzde de kazılar devam etmektedir. Yapılan çalışmalarda bölgenin neolitik dönemden günümüze kesintisiz bir şekilde yerleşim olduğu görülmüştür. Mersin-Tarsus’un gezilecek yerlerinin ilk sıralarında yer alır Gözlükule Höyüğü.

Cambazlı Kilisesi

Cambazlı Kilisesi





Doğal güzellikleri kadar tarihi değerleriyle de yıl içerisinde birçok turiste ev sahipliği yapan Mersin, köklü tarihinden kısa kısa kesitler sunuyor.
Silifke ilçesine bağlı olan Cambazlı Köyü, tarihte önemli bir yere sahipti. Birçok medeniyetin önemli bir yerleşimi olan köydeki Cambazlı Kilisesi, görülmeye değer kalıntılardan biridir. Diğer kiliselere göre gerçekliğini en iyi şekilde korumuştur Cambazlı Kilisesi. Kilisenin apsisi ve duvarları hala orijinaldir .
Mersin’in gezilecek yerlerinin arasında bulunan Cambazlı Kilisesi’ni listenize dahil edebilirsiniz. YumuktepeHöyüğü ve Kelenderis Antik Kenti’ni de gezmenizi öneririz.

Nagidos Antik Kenti

Nagidos Antik Kenti





Yeni ve farklı bir tarih yolculuğuna çıkmayı planlıyorsanız, O halde Mersin-Bozyazı’da bulunan ve bölgenin en eski yerleşim alanları arasında yer alan Nagidos Antik Kenti’ne sizleri davet ediyoruz.
Nagidos, Bozyazı’nın eski ismidir. Paşabelen Tepesi’nde kentin akropolü, eteklerinde ise nekropolü bulunmaktadır. Kurucusunun Samoslar olduğu bilinmektedir. Mersin’e seyahat etme planınız varsa Nagidos Antik Kenti, sizler için güzel bir tarih yolculuğu olabilir. Nagidos’un ardındanKelenderis Antik Kenti’ni de gezip görebilirsiniz.

Kelenderis Antik Kenti

Kelenderis Antik Kenti





Mersin-Aydıncık’ın eski yerleşim alanlarından biridir Kelenderis Antik Kenti. Kelenderis aynı zamandaAydıncık’ın en eski ismidir.
Antik kent, Anamur’an52 kilometre, Silifke’ye ise 80 kilometre uzaklıktadır. Bu antik şehrin kurucusunun Kilikya tanrılarından Sandon olduğu antik kaynaklarda geçmektedir.
Kelenderis Antik Kenti’nde yapılan kazılar, bu bölgenin Milattan bin yıl önce kurulduğu bilgisi ortaya çıkarılmıştır. Kent, kalıntılar bakımından çok zengin olsa da, günümüze bu kalıntılar harap bir şekilde gelmiştir. Harap olmalarının bir sebebi ise bölgede defineciler tarafından soyulmasıdır. Kelenderis Antik Kenti’nde liman surları, tiyatro, sarnıçlar ve su kanalları görülebilecek kalıntılardan birkaçıdır.
Mersin seyahatinizde Kelenderis Antik Kenti’nde görmenizi önerdiğimiz diğer noktalar ise; Taşucu Arslan Eyce Amphora Müzesi, Tarsus Müzesi, Soli Antik Kenti ve Boğsak Adası’dır.

Yumuktepe

Yumuktepe





Mersin’in şehir merkezinde yer alan Yumuktepe Höyüğü, hem kolay ulaşımıyla hem de tarihteki önemiyle çoğu araştırmacının ve turistin dikkatini çekmektedir.
Yumuktepe Mersin, ilk olarak İngiliz arkeolog John Garstang tarafından bulunmuştur. Fakat o dönem İkinci Dünya Savaşı’nın yaşanması sebebiyle kazı çalışmaları durdurulmuştur. Savaş sonrasında Garstang ve çalışmalarına devam etmiş ve bunun yanı sıra 1993 yılında İstanbul Üniversitesi’nden Veli Sevin ile Roma Üniversitesi’nden Isabella Caneva tarafından da çalışmalar yapılmıştır.
Yapılan kazılarda birçok tarihi eser gün yüzüne çıkarılmış olup, Yumuktepe Mersin’deki kazılar sonucunda bölgenin 23 tabakalı yerleşim yaşadığı saptanmıştır. Burada yaşayan insanlığın hayatlarına dair önemli bulgular ele geçmiştir. Yumuktepe Höyüğü’nü Mersin gezinizde ziyaret edebilir, köklü bir tarihe ışık tutan bu bölgeye yakından tanık olabilirsiniz.

Tarsus Müzesi

Tarsus Müzesi


Mersin’in en önemli yerleşim alanlarından biri olan Tarsus, tarihteki değerini günümüze kadar korumuştur.
Bir Mersin tatilinde Tarsus ilçesi mutlaka ziyaret edilmeli. Çukurova’nın en önemli yerleşim alanı olan bu bölgede bulunan müzedeki kalıntılarla çok eski dönemlere kısa yolculuklar yapmanızı sağlayacak.
Tarsus Müzesi, Kubad Paşa Medresesi’nde toplanan eserlerin çoğalmasının ardından kurulmuştur. 1971 yılında ise Tarsus Müzesi hizmet vermeye başlamıştır. Tarsus’ta yapılan arkeolojik kazılar sonucu gün yüzüne çıkarılan eserler müzede sergilenmektedir.
Mersin gezinize Tarsus Müzesi’nin ardından Mersin Müzesi’ni ve Taşucu Arslan Eyce Amphora Müzesi’ni de dahil etmeyi unutmayın.

Mersin Müzesi

Mersin Müzesi





Hem arkeolojik hem de etnografik eserlerin sergilendiği Mersin Müzesi, ilk olarak 1978 yılında kurulmuştur.
Eski bir binada kurulmasından dolayı, o dönemlerde bina restorasyon çalışmalarının ardından Kültür Merkezi haline getirilmiştir. Yapılan çalışmaların ardından 1991 yılında teşhire açılmıştır Mersin Müzesi. Mersin Müzesi koleksiyon bakımından oldukça zengindir.
Sergilenen eserler arasında Anadolu’nun en eski yerleşim yerler arasındaki Yumuktepe ve Gözlükule’deki kazlarda gün yüzüne çıkarılmış kalıntılar vardır. Bunların yanı sıra pişmiş toprak çanak-çömlekler, cam ve bronz eserler sergide yerini almıştır.
Müzede sergilen etnografik eserler ise binanın üst katındaki üçüncü odada bulunuyor. Bu katta; süs eşyaları, peşkirler, işlemeli elbiseler, kilimler, madeni ve ahşap eşyalar sergilenmektedir. Mersin geziniz sırasında müzeyi gezilecek yerler listenize dahil edebilirsiniz. Müzenin ardından şehirdeki Taşucu Arslan Eyce Amphora Müzesi’ni de ziyaret edebilirsiniz.

Taşucu Arslan Eyce Amphora Müzesi

Taşucu Arslan Müzesi





Türkiye’de kurulan ilk amphora müzesi olan Taşucu Arslan Amphora Müzesi, aynı zamanda ülkede tek olma özelliği de taşımaktadır. Silifke-Taşucu’nda bulunur.
Müzede; Antalya, Mersin ve Taşucu’nda balıkçıların ağlarına takılan amphoralar sergileniyor. Taşucu Arslan Eyce Amphora Müzesi’ndeki koleksiyonların en eskileri M.Ö. 7. yüzyıl le tarihlendirilmektedir.
En eski amphoralar, Suriye, Filistin, Kıbrıs’a aittir. 1997 yılında kurulan Taşucu Arslan Eyce Amphora Müzesi, şehrin turizmini olumlu yönde etkilemiş ve sürekli ziyaret edilen noktalardan biri haline gelmiştir.

Soli Antik Kenti

Soli Antik Kenti





SİT alanı olarak kabul edilen Soli Antik Kenti, Mersin-Mezitli’ye bağlı olan Viranşehir’de bulunmaktadır. Tarihten bu güne Soloi, Solipolis ve Pompeipolis isimleriyle anılmıştır.
M.Ö. 700’lü yıllarda yerleşim alanı olarak kullanılmaya başlamıştır. Günümüze gelen kalıntılarının birçoğu sağlamlığını korumaktadır. Dorlar tarafından kurulan kent, birçok uygarlığın dikkatini çekmiştir. Persler, Makedonya İmparatorluğu, Selevki İmparatorluğu Soli’ye hükmeden medeniyetlerdir.
Soli Antik Kenti’nde 41 tane sütun, hamam ve su kemeri kalıntılar arasındadır. Bu bölge SİT alanı olarak kabul edilmiştir. Soli Antik Antik Kenti, Mersin tatilinizde güzel bir tarih yolculuk sunacak sizlere.

Narlıkuyu Akyar Turizm Merkezi

Narlıkuyu Akyar Turizm Merkezi





Mersin’in Silifke ilçesine 20 kilometre uzaklıkta olan Narlıkuyu-Akyar, yakın bir zamanda Bakanlar Kurulu’nca turizm merkezi olarak ilan edilmiştir.
Mersin tatilinizde Narlıkuyu-Akyar Turizm Merkezi’ne gitmenizi mutlaka öneririz. Bölge, gezilecek yerlerini, doğal güzelliklerini gözler önüne sererek turizm merkezi olmasının hakkını verdiğini sizlere hissettirecektir. Narlıkuyu-Akyar Turizm Merkezi’nde piknik yapabileceğiniz mesire yerleri vardır.
Cennet Cehennem Mağaraları, Astım-Dilek Mağarası’nı kolaylık ziyaret edebileceksiniz. Bölge Kızkalesi’ne de sadece 5 kilometre uzaklıktadır. Narlıkuyu-Akyar Turizm Merkezi’ne bir gününüzü ayırarak çevresini rahatlıkla keşfe çıkabilir ve unutamayacağınız vakitler geçirebilirsiniz. Mersin’deki Boğsak Adası, Tokmar Kalesi, Narlıkuyu Mozaik Müzesi ve Silifke Kalesi tatiliniz için hazırladığınız gezi listesine dahil edebileceğiniz yerler arasındadır.

Softa Kalesi

Softa Kalesi





Esrarengiz bir hikayesi olan Softa Kalesi, Mersin’in Bozyazıilçesinde bulunmaktadır. Mamure Kalesi ile karşı karşıyadır ve ikisinin yeraltından ve deniz içinde bir yolla bağlı olduğu söylenmektedir.
Softa Kalesi’nin en çok dikkat çeken detayı çift sıra halinde olan surlarıdır. Fidik tepesindeki bu kaleye çıkmak biraz zordur ve yerli halk arasında esrarengiz kale olarak adlandırılmıştır. Softa Kalesi’nin esrarengiz hikayesine göre; bu kale yılanlar tarafından korunmaktadır. Bir zamanlar iki arkadaş bu kaleye gelir ve altın aramaya başlar. Kalenin içine inmek için bir plan yaparlar ve biri halata bağlar kendini diğeri yukarıda kalır. Halatla aşağı inen kişi kalenin bitiminde iki yılanın kavga ettiğini görür ve yılanların gitmesini bekler. Yılanlar gitmeyince geri yukarı çıkar. Başka bir gün tekrar kaleye iner fakat yılanların hala kavga ettiğini görür. İki arkadaş bir daha kaleye inmeyi denemez.
Softa Kalesi’ni Mersin gezinize ekleyip hem çevresindeki tarihi kalıntıları ziyaret edebilir hem de manzarasını seyre dalabilirsiniz. Boğsak Adası’nı, Tokmar Kalesi’ni, Gözne Kalesi’ni, Limonlu Çayı’nı ve Köşekbükü Mağarası’nı da listenize ekleyip değişik yerler keşfedebilirsiniz.

Boğsak Adası

Boğsak Adası





Mersin’in en çok tercih edilen tatil beldelerinden biridir Boğsak Adası. Silifke ilçesine sadece 17 kilometre uzaklıktadır.
Doğal bir liman özelliği taşıyan bir koyu bölen Boğsak Adası’nın çevresinde konaklamanız için pansiyonlar da bulunuyor. bir tatilden sadece sessizlik, huzur ve doğal güzellikler arıyorsanız Boğsak Adası’nı tercih edebilirsiniz.
Bu adada Roma ve Bizans döneminden kalan evler, kilise ve mezarlar da var. Çevresini keşfe çıktığınızda tüm tarihi kalıntılara şahit olacaksınız. Kendinize bir gezi listesi hazırlığındayken; Tokmar Kalesi’ni, Softa Kalesi’ni, Taş Köprü’yü ve Gözne Kalesi’ni de ekleyip tatiliniz sırasında tarihi yolculuklar da yapabilirsiniz.

Tokmar Kalesi

Tokmar Kalesi





Birbirinden çekici yapıtlarıyla ve doğal güzellikleriyle bilinenMersin’in tarihi kalıntıları arasındadır Tokmar Kalesi.
Taşucu-Antalya yolu üzerinden 15 kilometre sonraki stabilize yoldan 4 kilometre kadar daha gittiğinizde Tokmar Kalesi’ne ulaşacaksınız. Kimilerine göre hangi yılda kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir; kimine göre ise XII. yüzyılda Bizanslar tarafından yapılmıştır. Mersin gezinize bu kaleyi eklediğinizde keyifli ve meraklı bir keşfe ilk adımı atmış olacaksınız. Tokmar Kalesi’nin lanetli olduğu biliniyor halk tarafından. Bir köylünün burada bir heykelcik bulup evine götürdüğü ve ardından tüm ev halkının evde ölü bulunduğu; bir çiftçinin küp dolusu altın bulduğu fakat daha satamadan öldüğü ve bunun gibi birçok hikaye anlatılmaktadır.
Gizemli bir kale olan Tokmar’ı Mersin gezinize dahil edip, ardından gezi listenize Softa Kalesi’ni, Gilindire Mağarası’nı, Gözne Kalesi’ni, Boğsak Adası’nı, Limonlu Çayı’nı ve Mut Kalesi’ni ekleyebilirsiniz.

Taş Köprü

Taş Köprü





Mersin-Silifke’de bulunan Taş Köprü, Göksu Nehri’nin üzerinde bulunmaktadır.
Roma İmparatoru Vespasianus ve oğulları tarafından yaptırılmış ve günümüze kadar gelmeyi başarmış önemli bir tarihi kalıntıdır. Osmanlılar tarafından onarılan Taş Köprü bugün tarihi ve turistik bir gezi alanıdır. Mersin tatilinize mutlaka dahil etmelisiniz Taş Köprü’yü. Uzunluğu 120 metre olup; eni ise 5.40 metredir. Üstelik yedi gözden meydana gelen Taş Köprü’de manzara harikadır. Tatilinize Silifke’de bulunan Narlıkuyu Mozaik Müzesi’ni, Olba Antik Kenti’ni, Silifke Kalesi’ni de ekleyebilirsiniz.

Gilindire Mağarası

Gilindire Mağarası





Aynalıgöl Mağarası olarak da bilinen Gilindire Mağarası, Türkiye’nin en dikkat çekici noktalarından biridir. Gilindire Mağarası Mersin’dedir ve 1999 yılında Aydıncık’ta çobanlar tarafından keşfedilmiştir.
Mağaranın içinde oluşmuş olan sarkıt, sütun, duvar ve akma taşlar o kadar büyüleyicidir ki; yolculuğunuz boyunca hepsine teker teker şahit olup harika saatler geçireceksiniz. Turizm açısından oldukça önemlidir Gilindire Mağarası. Dünyanın sekizinci harikası olabilecek kadar etkileyicidir aynı zamanda.
Mağaranın içindeyken kendinizi farklı bir zamanda farklı bir boyutta hissedeceksiniz. Her adımınızda şaşkınlığa uğrayacağınız Gilindire Mağarası’nın sonunda büyük bir göl bulunur. Gölün kenarında bulunan sarkıt ve dikitler de oldukça dikkatinizi çekecek. Mağaranın havası sıcak ve nemlidir. Mersin tatilinizde farklı bir dünyanın kapılarını açan Gilindire Mağarası’nı kesinlikle ziyaret etmelisiniz. Ardından; Gözne Kalesi’ni, Narlıkuyu Mozaik Müzesi’ni, Limonlu Çayı’nı, Köşekbükü Mağarası’nı, Tokmar Kalesi’ni ve Tarsus Şelalesi’ni gezi listenize ekleyip yolculuğunuza devam edebilirsiniz.

St. Paul Kuyusu

St. Paul Kuyusu





Hristiyanlar için oldukça önemli bir yere sahip olan St. Paul’un evinin Mersin’in Tarsus ilçesinde olduğu bilinmektedir.
Tarsus evlerinin çok yoğun olduğu bir noktada avlusunun bahçesinde bulunmaktadır St. Paul Kuyusu. Bu avluda yapılan arkeolojik kazılar sonucunda bazı duvarlar gün ışığına çıkarılmıştır. Çok eski dönemlerden beri kutsal sayılan St. Paul Kuyusu, yakın bir zamana kadar yaşayan bu kentte Hristiyan topluluğunun olduğunu göstermektedir.
Mersin, doğal güzellikleriyle ve tarihi kalıntılarıyla ilgi gören şehirler arasındadır. Mersin’de bulunan Limonlu Çayı, Tarsus Şelalesi, Narlıkuyu Mozaik Müzesi, Köşekbükü Mağarası ve Anemurium Antik Kenti başta olmak üzere göreceğiniz çok yer var. St. Paul Kuyusu’da kesinlikle mistik atmosferinin içine hapsedecek sizi.

Narlıkuyu Mozaik Müzesi

Narlıkuyu Mozaik Müzesi





Mersin’in Silifke ilçesinde bulunan Narlıkuyu Mozaik Müzesi, Roma dönemi ile ilgili geniş kapsamlı bir bilgi vermektedir.
Renkli mozaik levhalar, figürler, tablolar müzenin en göze çarpan eserleri arasındadır.
Özellikle Romalı komutan Poimeinos’un bu noktada yüzeye çıkan kaynak suyun yanına yaptırdığı hamamın zemininde görülen mozaikler fazlasıyla çekicidir ve üç güzeller birçok sanat eserine konu olmuştur. Üç güzellerin tasvir edildiği mozaik Aglaia, Thalia ve Euphrosyne adlı üç yarı betimlenmiştir. Narlıkuyu Mozaik Müzesi, mozaiklerin yapıların en görkemlilerini sunuyor. Ziyaret ettiğinize kesinlikle pişman olmayacaksınız. Ziyaretinizden sonra Mersin’de bulunan Taş Köprü’yü, Limonlu Çayı, Gözne Kalesi’ni ve görkemli Tarsus Şelalesi’ni de gezebilirsiniz.

Gözne Kalesi

Gözne Kalesi





Mersin’in Gözne beldesinde kendini gösteren ve aynı zamanda aynı ismi taşıyan Gözne Kalesi, sarp kayalıklarda konumlanmıştır.
Yüksekliği 1085 metredir ve dört burca sahiptir. Batıda konumlanan kapı tek giriş kapısı olup güney, kuzey ve batı yanlarının üstünde 15 sundurma vardır. Yapımı hakkında pek bir bilgiye sahip olmamakla birlikte Ortaçağ döneminde yapıldığı tahmin edilmektedir.
Çevresine toplanan doğal güzelliklerle ayrı bir atmosfer yaratan Gözne Kalesi, günümüzde mesire yeri olarak kullanılmaktadır. Manzarası ise muhteşem bir görüntüye sahiptir. Gözetleme özelliği olan kale Mersin’e kadar tüm sahili ayaklar altına serer. Manzarasına şahit olduğunuzda içinizden bahar ayının aktığını hissedeceksiniz. Mersin gezinize Softa Kalesi’ni, Tokmar Kalesi’ni, Boğsak Adası’nı, Gilindire Mağarası’nı ve Limonlu Çayı’nı da eklemeyi unutmayın.

Limonlu Çayı

Limonlu Çayı





Mersin’in Erdemli ilçesinin sınırlarında bulunan Limonlu Çayı, sadece su ve doğanın sesi eşliğinde güzel bir yolculuğa çıkarıyor.
Akdeniz’e dökülen çay, Aksıfat ve Eldilek derelerinin birleşmesiyle oluşmaktadır.
Çevresinde tesisler bulunur ve bu bölgeye gelen turistler Limonlu Çayı’nı ziyaret ederken bu tesislerde konaklamaktadır.
Derin kanyonlar, Uzuncaburç Kalıntıları gibi görsel ile tarihsel değer taşıyan yapılar ve doğal güzellikler sırt sırta verir bu bölgede. Mersin’in değerli parçalarından birini oluşturan Limonlu Çayı, doğaseverleri konuk etmeye devam ediyor.

Köşekbükü Mağarası



Köşekbükü Mağarası


Mersin’in Anamur ilçesinde bulunan Köşekbükü Mağarası, 20.000 yıllık bir geçmişe sahiptir.
Bundan 15 yıl öncesine kadar fenerlerle ve yakılan çıralarla girilmekteydi; fakat son zamanlarda turizme kazandırmak amacıyla halk ve belediyenin çalışmaları sonucunda elektrik çekilmiştir.
Daha önceleri bu mağaraya ulaşmak için güzel bir yol yoktu; fakat patika yolları da son zamanlarda güzelleştirilmiştir. Özellikle astım hastalarına iyi geldiği bilinmektedir Köşekbükü Mağarası’nın. Ormanlık bir alanda doğanın en güzel parçalarından birini oluşturur. Mağaranın kapısında Türkçe ve yabancı bir dilde mağarayı anlatan bir yazı bulunmaktadır. Anamur gezinizde kesinlikle Köşekbükü Mağarası’nı ziyaret edin. İlginç bir yolculuk arayanların ilgisini gören mağara sizin de ziyaretinizi bekliyor.

Anemurium Antik Kenti

Anemurium Antik Kenti





Yaz ayrından tatil bölgesi tercihinizi Mersin’den yana kullandınız. Tadını çıkarıyorsunuz geçen her zamanın. Sonra birden farklı bir şeyler yapmak geliyor içinizden ve ne yapmanız gerektiğine karar veremiyorsunuz.
Tam da bu sırada önerebilecek bir yer sizlere; Anemurium Antik Kenti. Anamur’un güzellikleri arasında kendini gösteren bu antik kent, Ören Antik Kent olarak da bilinmektedir. Tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapan Anemurium Antik Kenti’nde en uzun egemenlik kuran Türklerdir. Türkler dışında; Luviler, Arzavalar, Klikyalılar, Hititler, Asurlular, Romalilar, Bizanslar ve Kueler kendi dönemlerinde antik kente egemen olmuşlardır.
Antik kentte yapılan kazılar sonucunda Kral Titus’tan Valerius’a kadar geçen döneme ait sikkeler bulunmuştur. Bunun dışında hamamlar, gösteri salonu, binaların tabanındaki mozaikler ve diğer muhteşem kalıntılar. İçinde hayat varmışçasına hala ayakta Anemurium Antik Kenti. Değişik ve muhteşem yapılara yakından şahit olmak sizi fazlasıyla etkileyecek. Anamur’a sadece 6 kilometre olan antik kenti mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Roma Yolu

mersin Roma Yolu





Yüksek bir yerde konumlanmış olan Roma Yolu, Mersin’inTarsus ilçesine 15 kilometre uzaklıkta bulunan Sağlıklı Köyü’nde bulunmaktadır.
Roma Yolu’ndan Tarsus civarının hoş manzarası görülmektedir.
Ziyaretiniz sırasında bu tarihi yolda yürürken Bizans ve Roma dönemlerine ait mezarlarla ve Roma Yolu ile ilgili kitabeleri göreceksiniz. Sınır kapısı olarak ya da Kilikya sınırlarının başlangıcı yeri olduğu için yapılan kapı 8.80 metre genişliğinde olup 5.20 metre yüksekliğindedir. Mersin’deki geziniz sırasında burada bulunan Mut Kalesi’ni de ziyaret etmeyi unutmayın.

Mut Kalesi

Mut Kalesi





Bir tepe üzerine kurulan Mut Kalesi, Mersin’in Mut ilçesi sınırları içerisi içinde yer almaktadır. Yapım tarihi bilinmemektedir; fakat ilk çağa kadar uzanan bir geçmişi olduğu düşünülmektedir.
Evliya Çelebi Mut Kalesi hakkında birçok bilgi vermiştir. Rumların elinde olan kaleyi almak isteyen Karamanoğlu Yakup Bey’in askerleri bu bölgede şehit olmuştur.
Bu olaydan sonra Karamanoğlu İbrahim Bey, büyük bir orduyla hücum etmiş ve 70.000 askeri öldürmüş ve ölenleri kalenin güney kısmında kalan tepesine gömdürmüştür. Bu tepe günümüzde Meşatlık Tepesi olarak bilinmektedir.
Tarihi geçmişini gözler önüne seren Mut Kalesi Mersin’in doğasının içinde ziyaretçilerin bekliyor. Çok geçmeden bu kalenin manzarasında keyifli vakitler geçirin. Bu arada Mersin diğer tarihi kaleleri arasındaki Tokmar Kalesi ‘ni ve Gözne Kalesi’ni de kesinlikle ziyaret etmelisiniz.

Olba Antik Kenti

Olba Antik Kenti





Olba Antik Kenti, Mersin’in Silifke ilçesi sınırlarında bulunup, köklü bir tarihini günümüze kadar getiren önemli bir antik kenttir.
Uzuncaburç Kalıntıları’na sadece 4 kilometre mesafede yer alır ve döneminde Olba Krallığının en önemli ticaret şehri olmuştur.
Su kemeri, çeşme binası, nekropol, tiyatro ve evler bugüne kadar gelebilmiş önemli kalıntılar arasındadır. Zengin bir eser bırakan Olba Antik Kenti’nin çeşme binası M.S. 193-211 yıllarında Septimus Severus döneminde yapılmış en değerli kalıntıdır. Su kemeri kalıntısı ise çeşme binasıyla aynı dönemde yapılmıştır ve nekropol alanında lahitler ve kaya mezarları görülmektedir. Mersin’e bir gezi planı yapmaya hazırlanıyorsanız eğer; Olba Antik Kenti’ni ziyaret etmeyi unutmayın. Bu kentte sizi şaşırtacak çok detay saklı.

Mamure Kalesi

Mamure Kalesi





Mersin’in Anamur ilçesi sınırlarında olan Mamure Kalesi, Bozdoğan köyündeki deniz kenarında bulunmaktadır.
3. 4. yüzyıllarda Romalılar tarafından yapılan Mamure Kalesi günümüze kadar gelen kalelerin en sağlamlarından biridir.
Romalılardan sonra Bizanslılar ve haçlılar tarafından genişletilmiştir. Tarihte birçok medeniyetin ele geçirdiği kale 1221 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından ele geçirilmiştir ve ardından Karamanoğulları ve Osmanlıların eline geçmiştir. Çok şey görmüş geçirmiştir Mamure Kalesi; fakat buna rağmen hala sağlamlığını korumakta ve görkemli yapısıyla ziyaretçilerine daha sonraki yıllarda da ayakta kalacağının mesajını vermektedir.

Kanlıdivane

Kanlıdivane





Antik bir kent özelliği taşıyan Kanlıdivane’nin o dönemdeki Kanytelis adı ile bilinmekteydi.
Mersin’in tarihi yapıları ve tarihi yerleşim alanları arasında kendini göstermeye devam eden Kanlıdivane, tahminlere göre Helenistik dönemde Olbia-Olba bağlı bir yaşam alanı olarak kurulmuştur.
Fakat antik kentten bugüne kadar gelen kalıntıların çoğu Roma Bizans dönemine aittir. Kentin en büyük yapısı olan bazilika ve bunun dışında, içinde bulunan kabartmalar eski zamanlarından beri aynı şekilde kalmayı başarmıştır. 60 kilometrelik doğal bir çöküntü çevresine kurulan Kanlıdivane, Kızkalesi gezinizde muhakkak ziyaret edilmesi gereken yerlerdendir. Aynı zamanda yine Erdemli ilçesinde bulunan Aya Tekla Kilisesi de mistik havasında sizi konuk etmeye hazır.

Aya Tekla Kilisesi

Aya Tekla Kilisesi





Meryemlik adı olarak bilinen Aya Tekla Kilisesi, Mersin’inSilifke ilçesinde bulunmaktadır. Hristiyanlığın en önemli ve en eski merkezlerinden biri olmakla birlikte Hristiyanlığı yayan ilk kadın azize olan Aya Tekla’dan ismini almıştır.
Aynı zamandan Saint Paul’un en iyi öğrencilerinden biri olan Aya Tekla, burada bulunan mağaralarda ömrünün son zamanlarını geçirmiş ve halka Hristiyanlığı yaymaya çalışmıştır. Üstelik mucizeler yarattığı da bilinmektedir.
Ölümünden sonra yaşadığı mağara kiliseye çevrilmiştir. Aya Tekla Kilisesi, Hristiyanlar tarafından hac merkezi olarak kabul edildiği için birçok yabancı turist kiliseyi ziyaret etmektedir. Tarihsel yapısını ve önemini kaybetmeyerek günümüze kadar gelen Aya Tekla Kilisesi, bir mağaranın mistik atmosferine dahil olan misafirlerini konuk etmeye ve kendini anlatmaya hazır.

Silifke Kalesi

Silifke Kalesi





Mersin’in Silifke ilçesinden ismini alan ve aynı zamanda bu ilçe sınırları içerisinde olan Silifke Kalesi, Selekoslar döneminde yapıldığı ve daha sonra Bizans ve Roma döneminde geliştirildiği bilinmektedir.
185 metre yüksekliğe sahip olan Silifke Kalesi2nin içinde; kemerli galeriler, depolar, su sarnıçları ve diğer önemli kalıntılarıyla hala ayakta. şu anda sadece 10 burcu bulunan kale, Evliya Çelebi’nin Seyahatname kitabında 17. Yüzyılda 23 burcu olduğunu ve içinde 60 ev ile bir cami bulunduğu bilgisi vardır.
Silifke’ye ayrı bir atmosfer ekleyen kale, görkemiyle sizi etkisi altına alacak. Tarihi dokuları eşliğinde gezerken, size rehberlik görevini yine Silifke Kalesi üstlenecek

Mezgit Kalesi

Mezgit Kalesi





Mersin’in Silifke ilçesinde yer alan Mezgit Kalesi, kale olarak bilinmiş olsa da aslında bir anıt mezardır.
Literatürdeki adı ise Korkusuz Satrap Mezarıdır.Taşucu’nda gezinti yaptığınızda hiç ummadığınız bir anda karşılaşırsınız bu mezarla. Yüksekliği altı katlı bir apartman boyutunda olan Mezgit Kalesi, sağlamlığını olduğu gibi korumaktadır.
Kalenin mimarının kim olduğu bilinmiyor; fakat güçlü karaktere sahip birinin yaptığını, kalenin mimari yapısından anlamak hiçte zor değil. Mezgit Kalesi’ne gelip adak adayan genç kızlar bulunmaktadır. Mersin gezinizde Mezgit Kalesi’ni gördükten sonra bu bölgeye yakın diğer bir tarihi kalıntı olan, Uzuncaburç Kalıntıları’nı da ziyaret etmeyi unutmayın.

Alahan Manastırı

Alahan Manastırı





Köklü bir geçmişe sahip olan Alahan Manastırı, Mersin’in Mut ilçesinde bulunmaktadır. Mut’tan kuş uçuşu olarak hesaplandığında 15 kilometre kuzeyinde kalmaktadır. Her mevsim açık olan manastırın yolu açıktır.
Geçmişten bugüne ayakta kalan Alahan Manastırı, Hristiyanlığın resmi bir din olarak kabul edilmesinden sonra 5. yüzyılda inşa edilmiştir.
Bu manastırın yapılmasına öncülük eden isim ise, manastırda lahdi ve kitabesi olan Tarasis isimli bir rahiptir. Yapım yılı kaynaklara göre değişiklik göstermektedir. Bazı kaynaklar bu manastırın, M.S. 440-442 yıllarında yapıldığını belirtse de; bazı kaynaklarda, M.S. 474 yılından sonra inşa edildiği hakkında bilgi vardır.
Sizi en çok şaşırtacak detay ise; manastırın yıkılmış batı tarafının girişinde, aralarında Cebrail ve Mikail’in de bulunduğu birkaç meleğin tasvirleri olacaktır. Bunun yanı sıra, çeşitli hayvan tasvirlerini ve İsa’nın büstünü de göreceksiniz.

Uzuncaburç Kalıntıları

Uzuncaburç Kalıntıları





Mersin’in Silifke ilçesi sınırları içerisinde 1200 rakımlı Toros platolarında bulunmaktadır. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır Uzuncaburç Kalıntıları.
Asurlular, Hititler, Babiller, Lidyalılar, Romalılar, Bizanslar, Urartular ve Persler bu medeniyetler arasındadır.
Uzuncaburç’a giderken kalıntıları görmeye başlayacaksınız. Birçok medeniyetin kültüründen ve yaşamından izler taşıyan Uzuncaburç Kalıntıları, size yaşadıklarını büyük bir istekle anlatacaktır. Keşfedeceğiniz ve hoşunuza gidecek yerlerin gittikçe fazlalaştığını fark edeceksiniz. Tören Kapısı, Sütunlu Cadde, Zeus Tapınağı, Şans Tapınağı, Antik Ana Mezarlık, Tiyatro, Yüksek Burç ve Uzun Burç gezebileceğiniz yerler arasındadır.

Üçgüzeller Mozaik Müzesi

Üçgüzeller Mozaik Müzesi


Kızkalesi’ne 4 Km.mesafede Narlıkuyu’da denize çok yakın konumda isimleri Aglaie, Euphrosyne ve Thalia olan üç güzelin mozaiği vardır.
Taş yapı içerisinde saklanan mozaik İS.4.yy’a ait bir yapıdır.

Adam Kayalar

Mersin Adam Kayalar


Adam Kayalar, Kızkalesi’ne 6 Km. mesafedeki, Şeytanderesi mevkiinde, derin vadinin kayalık yamacına oyulmuş insan figürlerinin yer aldığı bir kabartmadır.
11 erkek 4 kadın 2 çocuk ve bir keçi figürü kayalara oyulmuştur.

Elaiussa Sebaste

Elaiussa Sebaste





Elaiussa Sebaste, Ayaş beldesi sınırları içerisindeKızkalesi’ne 22 Km. mesafededir.
Elaiussa Sebaste ile ilgili ilk tarihi bilgiler MÖ.2.yy.’a aittir. Roma ve Bizans döneminde yerleşim yeri olarak kullanılmıştır.
Ören yeri içerisinde geçmiş dönemlere ait yapılar yer almaktadır. 1995 yılında yerleşim yerinde kazı çalışmaları başlamıştır.

Öküzlü Ören Yeri

Öküzlü Ören Yeri





Öküzlü Ören Yeri, Ayaş’a 12 Km.uzaklıkta, Hellenistik, Roma, Bizans dönemlerinde yerleşim alanı olarak kullanılmış tarihi bir yerdir.
Taş yapılardan oluşan kentin bazı bölümleri yer yer ayakta kalmıştır.
Öküzlü Ören Yeri Kızkalesi’ne 25 Km. mesafededir.

Cennet Cehennem Mağaraları

Cennet Cehennem Mağaraları





Cennet Cehennem mağaraları Mersin, Narlıkuyu’da yer almaktadır. Yanyana olan bu iki mağaraya uzunca merdivenlerden döne döne inerek ulaşırsınız.
İçeride sarkıt, dikit ve sütunların güzelliği göz kamaştırıcıdır. Havaların sıcak olduğu bir zamanda giderseniz dışarıda hava 40 derece iken mağara içerisinde 10 derecelere kadar düşmektedir. Bu özelliği ile doğal klima etkisi yapmaktadır.
Kızkalesi gezinizde aracınızla kısa bir yolculukla gidebileceğiniz bu doğal güzelliği görmelisiniz.

Kızkalesi Deniz Kalesi

Kızkalesi Deniz Kalesi





Deniz Kalesi, Mersin ve Kızkalesi’nin turizm sembolüdür. Kara Kalesi’nin 200 m. açığına küçük bir ada üzerinde inşa edilen kale denizden gelecek saldırılara karşı ilk müdahaleyi yapmak üzere yapılmıştır.
Kara Kalesi ile deniz üzerinden bağlantısı olan kale günümüze büyük bir kısmı korunarak gelmiştir.
Kızkalesi tatilinizde küçük bir kano ya da tekne kiralayıp bu tarihi yapıyı ziyaret edebilirsiniz.

Korykos Kara Kalesi

Korykos Kara Kalesi


Korykos Kalesi, Mersin’in en popüler tatil merkezi olanKızkalesi’nde yer almaktadır. Mersin-Antalya karayolunun 60. Km.’sinde deniz kıyısındaki konumuyla Kızkalesi’ne gelmeden yolun solunda yer almaktadır.
MÖ. 4.yy.’da ilk yerleşimlerin yapıldığı anlaşılan kale, ticaret limanı olması nedeniyle bir çok kez el değiştirmiştir. Roma, Bizans ve Osmanlı tarafından kale önemi nedeniyle onarılmış ve kullanılmıştır.
Kale civarında sarnıçlar, su kemerleri, kaya mezarları, lahitler ve taş döşeli yolların bir kısmı halen ayaktadır.

Kırkkaşık Bedesteni

Kırkkaşık Bedesteni





Tarsus’un en enemli yapılarından biri olan Kırkkaşık bedesteni 1579’da Ramazanoğulları Beyliğinden İbrahim Bey tarafından yaptırılmıştır. İçerisinde 25 oda vardır ve 7 kubbeden oluşur.

Anamur Müzesi

Anamur Müzesi


1990 yılında hizmete açılan müzede, Anemurium antik kentinden çıkarılan Arkeolojik eserler, etnografik açıdan ise göçebelik döneminden yerleşik düzene geçene kadar kullanılan folklorik eşyalar müzede sergilenmektedir.

Silifke Müzesi

Silifke Müzesi





1973 yılında ziyarete açılan Mersin-Silifke Müzesi’nde arkeolojik ve etnografik 20.337 eser sergilenmektedir.

Eshab-ı Kehf - Yedi Uyurlar Mağarası

Tarsus'un kuzeybatısında 14 km. uzaklıkta Dedeler Köyündedir. Kuran-ı Kerim de Kehf Suresinde sözü edilen bu mağara Müslüman ve Hristiyanlarca kutsal sayılır. Mağaraya 15-20 merdivenle inilir.
Eshab-ı Kehf Mağarasına ait bir efsane şöyledir;
Mitolojik tanrılara inanışın, gücünü kaybettiği dönemlerde, tek Tanrıya inandıkları için eziyet edilmekten kaçan Hristiyan dinine mensup Yemliha, Mekseline, Mislina, Mernuş, Sazenuş, Tebernuş ve Kefeştetayuş adında yedi genç, Putperestliğe dönmeyi kabul etmediklerinden Rum Hükümdar Dakyanus'un huzuruna çıkarılmışlar. Bu hükümdar, Putperestlik dinine bağlı kalmalarını, aksi takdirde kendilerini öldürteceğini söyleyerek birkaç günlük zaman vermiş. Köpekleri Kıtmir ile birlikte bu yedi genç ölümden kurtulmak için verilen süreden fayadalanarak kaçmışlar ve bu mağaraya sığınmışlar. Allah tarafından kendilerine 300 yıl süre bir uyku verilmiştir. İlk uyanan, yiyecek almak için kente gider ama, elinde bulunan zamanı geçmiş para yüzünden yakalanır. Yakalayan parayı nerede bulduğunu ve oraya götürülmesini ister. O da yalnız olmadığını yedi arkadaşıyla beraber mağarada kaldığını söyler. Onunla birlikte mağaraya geldiğinde yedi yavru kuşun tünediği bir yuvadan başka bir şey görmemiştir. Bu nedenle burası Yedi Uyurlar Mağarası diye de anılır.
Halk arasında ziyaret dağı olarak bilinen dağ, konik biçimi ve topoğrafik görünümü itibariyla doğal bir özellik arz eder. Mağara 300 m2 büyüklüğünde 10 m yüksekliğindedir. Mağaranın içinde 3 tünel mevcuttur. Eshab-ı Kehf Mağarasının yanına Osmanlı Padişahı Abdulaziz tarafından 1873 yılında bir mescit yaptırılmıştır.
AddThis Sharing Buttons

4 yorum: